01 June 2025 - Sunday

BİLİŞMEKTEN TANIŞMAYA

Bilişme, içeri doğru bir kapı açmayı sağlarken, tanışma, açılmayı bekleyen nice kapılara ulaştırır insanı. Bilişmenin yürünecek yolu bellidir ama tanışmanın varacağı menzil meşakkatli ve meçhuldür.

Yazar - Aydın Uzkan
Okuma Süresi: 4 dk.
Aydın Uzkan

Aydın Uzkan

-
Google News

Aristoteles Metafizik’e “Bütün insanlar doğal olarak bilmek isterler.” diye başlar. İnsanoğlu merak eden bir varlıktır. Merak ettiğini bilmek  mi ister yoksa  tanımak mı? İşte burada durum başkalaşır.

Bilişme ile tanışmanın farkı, bakmak ile görmek arasındaki fark gibidir. Biliştiğimizde bir ton veriye sahip oluruz. Oysaki tanıdığımızda o tonlarca veriyi birbirine bağlayıp rengarenk desenler oluştururuz. Beden bilişmenin, ruh ise tanışmanın aracıdır?

Bilişme, içeri doğru bir kapı açmayı sağlarken, tanışma, açılmayı bekleyen nice kapılara ulaştırır insanı. Kapının ardındaki, yürünecek nice yollara götürür adımlarımızı. Bilişmenin yürünecek yolu bellidir ama tanışmanın varacağı menzil meşakkatli ve meçhuldür.

Bilişme sürecinde, karşımızdakine dair ismi cismi, mesleği, memleketi, yaşı vs hakkında sorular sorarak, ham verilere ve biyografik datalara ulaşırız. Belki de çoğu insan tarafından bilinen, nesnel bir gerçekliğin elde edilmesidir bu. Bir kez bu bilgiye ulaştınız mı, bilişmek muradına ermiştir. Tanışmak ise, olmuş bitmiş bir şey değil, sürekli değerlendirmeye ve inşaya açık dinamik bir süreçtir.

Bilişim çağında bilişmek, o kadar da zor bir durum değildir. Buna rağmen, karşımızdakine dair gizli yada açık bilişsel malumat sahibi olmak, asla onunla tanıştığımız anlamına gelmez. Selimiye camiinin mimarının kim olduğunu bilmek, Mimar Sinan'ı tanıdığımızı göstermez. Bilişmek, tanışma yolunda atılmış ilk adımlardan sadece bir tanesidir.

Her tanışma eyleminin içindeki bilişme, yapbozdaki parçalar gibi, önemli bir yeri işgal eder. Önemsiz gibi görünen küçücük bir bilişme, suya atılan taşın oluşturduğu dalgalar gibi,  daha  büyük  tanışmalara neden olur. Oldu bittiye gelmez, son nefese dek sürer gider süreç.

Tanışmak bir devinimdir, bu devinimin ve emeğin sonunda elde edilenler, karşıdakine dair hakikati oluşturur. Ham ve nesnel verilerden ziyade, mana ve ruhu kavramaktır bu. Samimi bir iklimde, karşımızdakinin duygu ve düşünce dünyasına şahitlik etmektir.

Suları aynı noktaya dökülen dereler gibi, tek bir orak olup aynı yatağın içinde belli süre akmaktır tanışma. Küçük bir çocuk gözyaşları ile, bir ihtiyar alnındaki derin çizgilerle ister tanışmayı. İnsanoğlu için tanışma, onaylanmanın ve sevilmenin en değerli işaretidir.

Tanışmak, herhangi bir biyolojik tatminin ve verisel dolgunun ötesinde, insan olmanın gayesine hizmet eden kutlu bir sancıdır. Sokrat’ı ve Hallac-ı Mansur’u hatırlayın. Onlar bilindiği ama tanışılmadığı için, birine zehir sunulurken, diğeri darağacına çekilmiştir.

Mevlânâ, “İnsanları tanımak denizleri bardak bardak boşaltmaktan daha zordur der. Bilişmek dedikleri hazır şablonlar, paket önyargılar varken kim girer böyle zor bir işe,  kim üstlenir bu meşakkatli işi ?

Nice biliştiğimiz insan var ki, tanışamadığımız için boğazına düğümlenenlerle birlikte aramızdan ayrılmıştır. O halde vakit varken bilişmenin çölünden tanışmanın bereketli coğrafyasına gidelim Yunus Emre’nin dediği gibi ‘’Gelin tanış olalım, İşi kolay kılalım. Sevelim sevilelim. Dünya Kimseye kalmaz’’

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.