SUSKUNLUK FELSEFESİ
Güçlü bir suskunluğun, zulme karşı en etkili direniş biçimlerindendir susmak. Bir savunma mekanizması değil, aynı zamanda bir stratejidir o.
Aydın Uzkan
-Susmak, insana dair en karmaşık duygusal ve düşünsel eylemlerden biri. Anlamın en saf hali ve bazen çok konuşmaktan daha derin bir iletişim biçimi . Susmak, sizi dinlemeyenlere bir ceza, sizi anlayanlara ise bir lütuf olabilir
Konuşmak, duyguları ifade etmek, kendini anlatmak insanın doğal ihtiyaçlarından biriyken, susmak ise bir tercihten çok, bazen bir zorunluluk, bazen de bir savunma mekanizması Peki ne zaman konuşulmalı, ne zaman susulmalı?
Susmak, pasifçe kalmak değil, aksine daha çok şey söylemek anlamına gelir; bazen de susmak, her şeyin bittiğinin, ifade edilecek hiçbir şeyin kalmadığının bir göstergesi.
Güçlü bir suskunluğun, zulme karşı en etkili direniş biçimlerindendir susmak. Bir savunma mekanizması değil, aynı zamanda bir stratejidir o; dilin ötesinde bir etki yaratmak, bazen sadece sesiz olmakla mümkündür.
Sokrat ’’Bazen susmak, bir konuşmadan daha fazlasını anlatır’’ diyerek, susmanın gücünü ve bazen düşüncelerini ifade etmenin yerine susmanın daha anlamlı olabileceğine dikkat çeker. Friedrich Nietzsche ise "Bazen en derin düşünceler en sessiz olanlardır." diyerek derin düşüncelerin ve içsel dünyaların, sözlerle değil, sessizlikle ortaya çıkabileceğine işaret eder.
Öyle bir güçtür ki susmak, insana sadece dış dünyaya hitap etme değil, iç dünyasını düzenleme imkânı da verir. Zihnin derinliğidir ve dinginliğidir o. Düşünceler bazen o kadar yoğunlaşır ki, sözcükler anlamını kaybeder. İşte bu noktada susmak bir seçenek olmaktan çıkar, bir gereklilik halini alır.
Bazen susarak, bir şeyin anlamını derinleştiririz; bazen ise bir anlam ifade edemeyen kelimelerle ruhumuzun yükünü hafifletiriz. Mevlana "Susmak mana eksikliğinden değil .. Belki mana'nın derinliğindendir !’’ der. Susmak sizi ele vermeyen, sadık bir dost. Sözlerin efendisi de bu konuda ‘’ susan kurtulmuştur ‘’ der.
Susmak, aynı zamanda bir iletişim biçimi olarak da kabul edilebilir. İki insan arasındaki suskunluk, bir anlaşmazlığın ya da bir derdin paylaşılamayışının sessiz bir dilidir. Bazen kelimeler, hissettiklerimizi tam anlamıyla yansıtamaz. Bu noktada susmak, hem kendimizi korumanın bir yolu, hem de karşımızdaki kişiye bir alan açmanın bir biçimi olabilir. Susmak, bazen bir içsel direncin ifadesi olurken, bazen de kabullenmenin ve anlamanın bir yolu haline gelir.
Blaise Pascal ’’Herkesin derdi, kendi yalnızlığından kaçmaktır. Susmak, yalnızlığı kabul etmek demektir ‘’ diyerek insanın yalnızlıkla yüzleşmesini ve bunu kabullenmesini savunmuş, susmanın bazen yalnızlıkla barışmak anlamına geldiğini dile getirmiştir.
Ancak susmanın, her zaman doğru bir yol olup olmadığı tartışmaya açıktır. Sürekli susan biri, duygularını bastırıyor olabilir; bu, bir tür içsel tecrit anlamına gelir. Duygusal ya da zihinsel sağlığı tehlikeye sokabilecek bir hal alabilir. Susmak, bir yere kadar insanın kendini koruması için faydalı olabilirken, uzun süreli bir suskunluk, iletişimsizlik, kişiyi yalnızlaştırabilir. Bu bağlamda susmanın sınırlarını bilmek, sağlıklı bir yaşam için gereklidir.
Susmak, bazen de cesaretin bir biçimidir. İçsel dünyamızda fırtınalar koparken, dışarıya yansıtmamak, her şeyin altından kalkabilecek bir güç gösterisi gibi görülebilir. Fakat, bu tür bir suskunluk zamanla bir tür yalnızlık yaratabilir. İnsanların birbiriyle iletişimde, sessizliğin değil, doğru zamanlarda doğru sözcüklerin önemli olduğunu unutmamak gerekir.
Taoist felsefeye göre susmak, evrensel düzenle uyumlu olmak anlamına gelir. "Susmak, evrenin dilini anlamaktır," der Lao Tzu . Bu felsefeye göre, sözler ve düşünceler dünyayı karmaşıklaştırır, ancak sessizlikte gerçek huzur ve anlam bulunur. Susmak, doğayla ve evrenle bir bütün olma, her şeyin olduğu gibi kabul edilmesidir.
Yalnızca bir eylem değil, bir seçimdir de susmak. Onun gücü, doğru zamanda, doğru şekilde kullanıldığında büyüktür. Ancak uzun süreli suskunluk, iletişimsizlik ve anlaşılmama tehlikesi içerir. Susmanın anlamı, hem kişisel hem de toplumsal düzeyde derin bir sorudur. Bu yüzden her zaman susmak yerine, gerektiği zaman konuşmak da bir erdemdir.
Şairin dediği gibi ‘’Her gönülden bakan bir çift göz vardır . Susarak da söylenecek söz vardır..’’ Susanlara selam olsun !...